Ulu çamlar fırtınalı diyarlarda yetişir. Hiçbir zafer umulanı getirmez, hiçbir bozgun mutlak değildir. Biterek ölmek güzel ş...
14:00
Ulu çamlar fırtınalı diyarlarda yetişir.
Hiçbir zafer umulanı getirmez, hiçbir bozgun mutlak değildir.
Biterek ölmek güzel şey, başlamadan ölmek korkunç.
Bilgi, sonu gelmeyecek olan bir fetihtir.
Olgunlaşmak kalbin daha hassas, kanın daha sıcak, zekânın daha işlek, ruhun daha huzurlu olması demek.
Yaşayanları yöneten ölülerdir. Demek ki öldürülmesi gereken ölüler de var.
Sevgi garip bir yangın. Yaşaması için büyümesi gerek. O yangına herşeyini atacaksın; zamanını, gururunu, dehanı..!
Çatışmasız toplum beraber otlayan, beraber geviş getiren adsız bir sürü.
Gerçek hükümdarlar, ebedi hükümrandırlar. Hazineleri yağma edildikçe zenginleşirler.
Nereye gidersen git, bulacağın aydınlık, zihninin aydınlığı kadar olacaktır.
O kadar yalnızdım ki karanlıklardan İblis’in eli uzansa minnetle sıkardım.
Aşk bir teslimiyettir, bir eriyiştir. Yeniden doğmak için uyanıştır. Aşkın bütün sırrı iki kelimede: varlığından soyunmak.
Tabular tabular! Her adımda şuura dur emrini veren bir jandarma neferi. Her kapının arkasında, elinde bıçak, bekleyen bir harem ağası. Düşünme! Düşüneni iftiranın ve sefaletin lağımında boğduktan sonra ellerimizi yıkayıp, efendim bizde filozof yetişmiyor diye ah u vahlar.
Yemin ederim ki, dünyanın bütün toprakları bir tek insanın kanını akıtmaya değmez.
Aydın olmak için önce insan olmak lâzım. İnsan mukaddesi olandır. İnsan hırlaşmaz, konuşur, maruz kalmaz, seçer . Aydın kendi kafasıyla düşünen, kendi gönlüyle hisseden kişi. Aydını yapan; ‘uyanık bir şuur, tetikte bir dikkat ve hakikatın bütününü kucaklamaya çalışan bir tecessüs…
Ormanı görmedin… Ağacı görmedin… Rüzgârın önüne savurduğu birkaç kuru yaprağı insan zekasının bütünü sanıyorsun…
Vakit geçmiyor diye şikayet ederiz. Neyin geçmesini istiyoruz? Hayatın. Ve hepimiz ölümden korkarız.
İnsanlar hür doğarlar, eşit haklara sahiptirler; hiçbir hülya bana bu kadar çocuksu, bu kadar anlamdan yoksun gelmemiştir.
Her aydınlığı yangın sanıp söndürmeye koşan zavallı insanlarım: Karanlığa o kadar alışmışsınız ki yıldızlar bile rahatsız ediyor sizi!
Değişiklik olmayan yerde, hayat yoktur. Keşke düşünceler de insanlar kadar çoğalabilse.
Düşünce şüpheyle başlar. Düşünce, tezatlarıyla bütündür. Zıt fikirlere kulaklarımızı tıkamak, kendimizi hataya mahkûm etmek değil midir?
Yığın düşünmez, maruz kalır.
Sağ ve sol: Anladım ki bu iki kelime, aynı anlayışsızlığın, aynı kinlerin, aynı cehaletin ifadesidir.
Hayat herkesin yaşadığı, kimsenin yaşamaktan hoşlanmadığı komedya.
İnsanlık daima kötü oyuncaklar peşinde koşan bir çocuk.
Bir ideal için ipe çekilmek, ölümlerin en güzelidir.
Acıları dev aynasında büyüten rezil bir hassasiyetim var.
Her çağ kendi kelimelerini söyletmiş kelimeye; her demagog kendi yalanlarını.
Bu çökmeye hazır medeniyet üç sütün üzerinde duruyor; süngü, açlık, fuhuş.
Meçhule açılan bir kapıdır kitap. Meçhule, yani masala, esrara, sonsuza.
Duygunun asaleti, kuvvet ve isabetindedir.
Tarihi yaratan, fertle yığın arasındaki anlaşmazlık.
Din, Avrupa için bir afyondur, bütün ideolojiler gibi.
Hafızaya çakıl taşı gibi saplanan bilgi kırıntılarına yeni bir ad bulduk: kültür.
Sol ve sağ… çılgın sevgilerin ve şuursuz kinlerin emzirdiği iki ifrit.
Türk aydını yangından kaçar gibi uzaklaşıyor memleketten. Hayır kirlettiği bir odadan kaçar gibi.
Her büyük adam kucağında yaşadığı cemiyetin üvey evladıdır.
Tefekkür Vuzuhla başlar,kurtuluş şuurla.
Okumak, iki ruh arasında âşıkane bir mülâkattır.
Mütercim, mutlak'ı arayan bir çılgın, "felsefe taşı"nı bulmaya çalışan bir simyagerdir.
Güneş ülkeleri aydınlatır, sözler milleti.
Havarilerini yaratamayan İsa’nın yeri tımarhanedir, tarih değil.
Her toplum bir kitaba dayanır: Ramayana, Neşideler Neşidesi veya Kur'an: Senin kitabın hangisi?
Kendi gerçeğimizi kendi kelimelerimizle anlayıp anlatmak, her namuslu yazarın vicdan borcu.
Murdar bir halden muhteşem bir maziye kanatlanıp uçmak gericilikse, her namuslu insan gericidir.
Din, bir susuzluk, sonsuza karşı duyulan özlem. Bilgi değil, aşk.
Güzel Durum Sözleri, Yeni Anlamlı Sözler, Kısa Sözler Yeni, Aşk Sözleri, Güzel Sözler Kısa, Yeni Whatsapp Sözleri, Güzel Facebook Sözleri
Tarihimiz, mührü sökülmemiş bir hazine.
Aldatmayan tek sevgili var dünyada: mutlak güzel.
Dahi, münzevi bir yıldız; anasız doğan çocuk, anasız doğan ve zürriyetsiz ölen. Zirveden zirveye akseden şarkı.
Slogan, ilkelin ideolojisi.
Kamus, bir milletin hafızası, yani kendisi; heyecanıyla, hassasiyetiyle, şuuruyla.
Kelam, bütünüyle haysiyettir.
Tarihin mimarı: isyan, kadere, zamana, insana.
Kitap, istikbale yollanan mektup… smokin giyen heyecan, mumyalanan tefekkür.
Her kavganın ezelî mazereti: Son kavga olmak.
Kâmus bir millietin nâmusudur.
Kahramanlık, hatada ısrar etmemektir.
Gitmek, kaderin hatalarını düzeltmektir.
Hapishane, maskelerin çıkarıldığı yerdir.
Polemik zekaların savaşıymış. Zekalar birbiriyle savaşmaz. Kinlerin, peşin hükümlerin, gizli çıkarların savaşı, polemik. Eski bir inancı yok etmek isteyen yeni bir düşüncenin savaşı. Ve her mübariz kendi cephesinde muzaffer.
Şiir ne bir teşrih masasıdır, ne bir teşhir çarmıhı.
Savaş bir irşat. Savaş, ışıkla karanlığın diyaloğu. Düşman, gözü bağlı olandır.
Belki de medeniyet uyuyor ve zaman zaman rüya görüyor.
Şuuraltı(psikanaliz) her istediğini kolayca elde eden mutlu azınlığın imtiyazı.
Raskolnikov sarsıntı geçiren bir toplumda yapayalnızdır. Dosto gibi.
Mahalle kavgaları, tefekkürün zirvelerine ulaşmamalı.
Avrupa tarihi, bir sınıf kavgası tarihidir.
Batı'nın düşünce tarihi akılla naklin mücadele tarihi.
Kültür, homo ekonomikus'un kanlı fetihlerini gizlemeye çalışan birer şal.
İrfan, kemale açılan kapı, amelle taçlanan ilim.
İrfan, düşüncenin bütün kutuplarını kucaklayan bir kelime.
Asya'nın bütün evlatları içinde Batı'nın ilk benimsediği: Zerdüşt.
Kronoloji: aptalların tarihi.
Kültür, kaypaklığı, müphemiyeti ve seyyaliyetiyle Avrupa'dır. Tarif edilmeyen, edilemeyen bir kelime.
Kelime : Senin yıldızların kelimeler, söyle raksetsinler, alev saçlarıyla sonsuz bahçesinde hayallerinin.Kelime ormanda uyuyan dilber; şair uzaklardan gelen şehzade.Öyle seveceksin ki kelimeleri, sana yetecekler.Yıldızlar tanrı'ya yetmiş mi? Kelimeler benim sudaki gölgem, okşayamam onları, öpemem. Bir davet olarak güzel kelime ve muhterem. Gönülden gönüle köprü, asırdan asıra merdiven. Kelime kendimi seyrettiğim dere. Kelime sonsuz, kelime adem.
İngiliz hodgamdır.Bir millet değil de bir yığın.Yığın düşünmez, mâruz kalır. Nezleye yakalanır gibi tutulur bir fikre. Ateşi yükselince arslanlaşır, nöbet geçirince her mukaddesi unutuverir.
Düşünceye câzip ve parlak bir biçim vermek küçültür düşünceyi. Büyük yazar içinden gelen sesi olduğu gibi haykırandır. Kelimeleri kullanırken avamın hoşuna gidip gitmeyeceğini düşünmez.
Dergi hür tefekkürün kalesi.
Düşünce şüpheyle başlar. Düşünce, tezatlarıyla bütündür. Zıt fikirlere kulaklarımızı tıkamak, kendimizi hataya mahkûm etmek değil midir.
Yaşamak, yaralanmaktır. Yaralanmak da güzel.
Birbirini bütün tedaileriyle karşılayan iki kelimeye ne aynı dilde rastlarsınız ne iki ayrı dilde.
Hiç yorum yok
Yorum Gönder